Перевод: со всех языков на все языки

со всех языков на все языки

acısını çıkarmak

  • 1 acısını çıkarmak

    а) уничто́жить го́речь
    б) отплати́ть, отомсти́ть
    в) покры́ть убы́тки

    Türkçe-rusça sözlük > acısını çıkarmak

  • 2 acısını çıkarmak

    v. take revenge for, have one's revenge, compensate oneself for, be revenged, serve smb. out, avenge, get even with, pay back, pay off, pay out, reciprocate, requite

    Turkish-English dictionary > acısını çıkarmak

  • 3 acısını çıkarmak

    to be/get even (with sb), to vent sth on sb/sth, to have/get one's own back on

    İngilizce Sözlük Türkçe > acısını çıkarmak

  • 4 kuyruk acısını çıkarmak

    to square accounts (with)

    İngilizce Sözlük Türkçe > kuyruk acısını çıkarmak

  • 5 get equal with smb

    acısını çıkarmak

    English-Turkish dictionary > get equal with smb

  • 6 get equal with smb

    acısını çıkarmak

    English-Turkish dictionary > get equal with smb

  • 7 pay off old scores

    acisini çikarmak

    English to Turkish dictionary > pay off old scores

  • 8 get even with

    acısını çıkarmak, öcünü almak

    English-Turkish dictionary > get even with

  • 9 get even with

    acısını çıkarmak, öcünü almak

    English-Turkish dictionary > get even with

  • 10 rächen

    acısını çıkarmak
    misilleme yapmak
    öcünü almak

    Deutsch-Türkisch Wörterbuch > rächen

  • 11 revanchieren

    acısını çıkarmak
    karşılıkta bulunmak

    Deutsch-Türkisch Wörterbuch > revanchieren

  • 12 acı

    I s
    1) ( ohne pl) Bitterkeit f, bitterer Geschmack; ( yemeklerde) Schärfe
    \acı katmak scharf würzen (-e)
    \acısını çıkarmak den bitteren Geschmack beseitigen; ( yemeklerde) die Schärfe beseitigen
    \acı patlıcanı kırağı çalmaz ( prov) Unkraut vergeht nicht
    2) ( ağrı, sancı) Schmerz m; ( ıstırap) Qual f
    \acı çekmek Schmerzen erleiden
    \acı duymak Schmerz empfinden
    3) ( keder, elem) Leid nt; ( üzüntü) Trauer f
    \acı duymak ( üzülmek) Trauer empfinden
    birine \acı vermek jdm Leid antun, jdm wehtun
    \acısını çekmek leiden
    \acısını çıkarmak (öç, intikam almak) sich revanchieren (için/-den für/bei)
    II adj
    1) ( tat) bitter; ( acılı) scharf; ( yağ) ranzig
    \acı çikolata bittere Schokolade
    \acı gerçek die bittere Wahrheit
    2) ( koyu) tief
    \acı bir yeşil ein tiefes Grün
    3) ( fig) ( gerçek, soğuk) bitter; ( kuvvet) roh; ( olaylar) schmerzlich, tragisch
    haftanın \acı olayları die tragischen Ereignisse der Woche
    sözleri çok \acıydı seine Worte waren sehr bitter

    Sözlük Türkçe-Almanca kompakt > acı

  • 13 acı

    го́речь (ж) го́рький
    * * *
    1.
    1) го́речь, что-л. го́рькое ( на вкус)

    acıyı sever — он лю́бит о́строе ( о еде)

    şeker ye, ağzının acısını alır — возьми́ са́хар, он уничто́жит го́речь во рту

    2) перен. о́страя [физи́ческая] боль

    diş acısı — зубна́я боль

    yanık acısı — нестерпи́мая боль от ожо́га

    3) перен. го́речь, огорче́ние, душе́вная боль, страда́ние

    acı görmüş — хлебну́вший го́ря

    acısı içine / yüreğine işlemek / çökmek — си́льно пережива́ть, терпе́ть му́ки

    acı çekmek / duymak — а) горева́ть, сокруша́ться; б) испы́тывать невыноси́мую физи́ческую боль

    acı gelmek — доставля́ть тяжёлые пережива́ния; огорча́ть

    acısını bağrına basmak — таи́ть своё го́ре [в себе́]

    acısını çekmek — поплати́ться за соде́янное

    2.
    1) го́рький

    acı biber — го́рький пе́рец

    2) перен. го́рький, го́рестный; печа́льный

    acı gerçek — го́рькая пра́вда

    acı haber — печа́льная весть

    acı hatıra — го́рькие / печа́льные воспомина́ния

    acı feryat — пронзи́тельный крик

    acı ses — ре́зкий звук

    acı soğuk — стра́шный хо́лод

    acı yeşil — ядови́то-зелёный

    ••
    - acısını çıkarmak
    - acısına dayanamamak
    - acısını görmek
    - acı patlıcan
    - acı söylemek

    Türkçe-rusça sözlük > acı

  • 14 heimzahlen

    heim|zahlen
    vt
    jdm etw \heimzahlen birinden bir şeyin acısını çıkarmak;
    das zahl ich dir heim! alacağın olsun!;
    jdm etw mit Zins und Zinseszins \heimzahlen ( fig) birine bir şeyi faiziyle [o fazlasıyla] ödetmek, birinden bir şeyin acısını kat kat çıkarmak;
    es jdm mit gleicher Münze \heimzahlen kısasa kısas uygulamak

    Wörterbuch Deutsch-Türkisch Kompakt > heimzahlen

  • 15 сводить

    I несов.; сов. - свести́

    сведи́ ребёнка в шко́лу — çocuğu okula götür

    сведи́ старика́ с ле́стницы — ihtiyarın merdiveni inmesine yardım et

    свести́ ло́шадь на обо́чину доро́ги — atı yolun kenarına çekmek

    4) bitiştirmek, kavuşturmak

    свести́ концы́ проводо́в — tellerin uçlarını bitiştirmek

    5) ( пятна) çıkarmak

    своди́ть во́лосы — ot tutunmak

    своди́ть да́нные в табли́цу — verileri bir cetvel haline koymak

    7) indirgemek; toplamak

    свести́ расхо́ды к ми́нимуму — harcamaları asgariye indirmek

    всё э́то мо́жно свести́ к не́скольким методи́ческим при́нципам — bütün bunlar birkaç yöntem ilkesine indirgenebilir

    причи́ны (э́того) мо́жно свести́ к трём моме́нтам — nedenleri üç noktada toplanabilir

    8) ( судорогой) kramp girmek

    у него́ свело́ но́гу — безл. ayağına kramp girmiş

    сведённые (су́дорогой) па́льцы — kasılmış / takallüs etmiş parmaklar

    ••

    свести́ счёты с кем-л. biriyle hesaplaşmak, birinden uğradığı hakaretin acısını çıkarmak

    мы не мо́жем свести́ концы́ с конца́ми (о материальных затруднениях)iki yakamız bir araya gelmiyor

    не своди́ть глаз с кого-л.gözünü birinden ayırmamak

    свести́ на нет — yok derecesine indirmek

    II сов.
    götürmek, götürüp getirmek

    своди́ть дете́й в теа́тр — çocukları tiyatroya götürmek

    Русско-турецкий словарь > сводить

  • 16 pay off

    v. tamamen ödemek, hesabını kapatmak, parasını verip kovmak, acısını çıkarmak, öç almak, çıkarmak (masraf), değmek
    * * *
    maaş ver
    * * *
    1) (to pay in full and discharge (workers) because they are no longer needed: Hundreds of steel-workers have been paid off.) ücretini ödeyip işine son vermek
    2) (to have good results: His hard work paid off.) iyi sonuç vermek, semeresini vermek

    English-Turkish dictionary > pay off

  • 17 расплачиваться

    несов.; сов. - расплати́ться
    1) ödemek; parasını vermek; ceremesini çekmek ( за причинённый ущерб); hesabı görmek ( по счёту)

    распла́чиваться с долга́ми — borçlarını ödemek

    расплати́ться за такси́ — taksi parasını vermek

    2) перен. ( нести наказание) cezasını çekmek, ceremesini çekmek; kefaretini ödemek; günahını çekmek (за ошибки, грехи другого)

    распла́чиваться за грехи́ / оши́бки мо́лодости — gençlikte yaptıklarının cezasını çekmek / kefaretini ödemek

    за э́ту оши́бку пришло́сь распла́чиваться мне — bu hatanın ceremesini ben çekmek zorunda kaldım

    3) перен., разг. ( мстить) ödetmek; acısını çıkarmak; hesabını görmek

    я расплачу́сь с тобо́й за э́то — bunu ödeteceğim sana

    Русско-турецкий словарь > расплачиваться

  • 18 рассчитываться

    несов.; сов. - рассчита́ться
    1) ödemek; hesap görmek (в ресторане и т. п.)

    рассчи́тываться с долга́ми — borçlarını ödemek, hesabını temizlemek

    2) разг. (сводить счёты, мстить) acısını çıkarmak, hesaplaşmak
    3) разг. ( увольняться) çıkmak, ayrılmak

    Русско-турецкий словарь > рассчитываться

  • 19 avenge

    v. öcünü almak, intikamını almak; acısını çıkarmak
    * * *
    intikam al
    * * *
    [ə'ven‹]
    (to take revenge for a wrong on behalf of someone else: He avenged his brother / his brother's death.) öcünü almak

    English-Turkish dictionary > avenge

  • 20 get one's own back

    öcünü almak, acısını çıkarmak
    * * *
    (to revenge oneself: He has beaten me this time, but I'll get my own back (on him).) intikamını almak

    English-Turkish dictionary > get one's own back

См. также в других словарях:

  • acısını çıkarmak — 1) acılığını yok etmek Soğanın acısını çıkarmak. 2) mec. uğradığı maddi veya manevi zararı karşılayacak bir iş yapmak Belki de zamanında lüzumundan fazla susmuştu da şimdi onun acısını çıkarıyordu. H. Taner 3) mec. öç almak Bana yaptıklarının… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • öç almak (veya çıkarmak) — yapılan bir kötülüğün acısını kötülük yaparak çıkarmak, intikam almak Öç almak ister gibi konuşuyordu ama kime taş attığı belli olmuyordu. H. Taner …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • acı — is. 1) Bazı maddelerin dilde bıraktığı yakıcı duyu, tatlı karşıtı Acıyı sever. 2) sf. Tadı bu nitelikte olan Acı kahvesini yudumluyordu. T. Buğra 3) Herhangi bir dış etken dolayısıyla duyulan rahatsızlık, ıstırap Omuzlarına kadar vücudun derisini …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • canı yanan eşek attan yüğrük olur — zarara veya kötülüğe uğrayan kimse acısını çıkarmak için aşırı çaba harcar anlamında kullanılan bir söz …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»